Bakanlık bünyesinde “Yapay Zeka Bilim Komisyonu” kuruyoruz

28 Ocak Veri Koruma Günü’nde Bartın Üniversitesi’nde düzenlenen “Veri Korumanın 44. Yılı: Gizlilik Perspektifinden Yapay Zeka Çağı” panelinde konuşan Tunç, Türkiye’nin Avrupa Konseyi Sözleşmesini imzalayan ilk ülkeler arasında yer aldığını söyledi. 1981’de.
Sözleşme’nin Türk iç hukukuna uyarlanmasının 2000’li yıllara ertelendiğini belirten Tunç, özellikle 2010 Anayasası’nda yapılan değişiklikle kanun yollarının artırılması ve genişletilmesi konusunda önemli yapısal reformlar yapılmış olmasına rağmen, Kişisel Verileri Koruma Kurumu Yönetmeliği bu kapsamda yapılan önemli reformlardan biriydi.
Dünden itibaren ateşkese ulaşılması hepimize umut verdi.”
Özel hayatın mahremiyeti ve gizliliği, özel hayatın korunması ve özel hayata saygının insan hakları açısından önemli olduğunu vurgulayan Tunç, şöyle devam etti:
“İnsan haklarından bahsettiğimizde elbette en önemli insan hakkı yaşam hakkıdır, yaşama hakkıdır. İlk etapta saygı duyulması gereken bir haktır. Maalesef 50 binin üzerinde insan şehit oldu. Dünyada özellikle 7 Ekim (2023)’ten bu yana Gazze’de yaşanan soykırımın yüzde 80’ini çocuk ve kadınlar oluşturuyor. umarım dünden beri herkese en iyi dileklerimle Bu katliamın kalıcı olmasını istiyoruz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak Sayın Cumhurbaşkanımızın öncülüğünde her zaman mazlumların yanında olmaya çalıştık ve bu mazlumun savunulması için büyük çaba sarf ettik. Filistinliler, insani yardım ve Filistin davası.
“Baas rejiminin zulmünden kaçan halkın Ensar olduk”
Suriye’de insan hakları ihlallerinin başladığı günden bu yana, Baas rejiminin katliamından ve baskısından kaçan insanlara, orada yaşam hakkına saygı gösterilmesi gerektiğini bir kez daha yanıtladık. O çocukları, kadınları yaşattık. Bu anlamda başta yaşam hakkı olmak üzere insan haklarının savunulması konusunda uluslararası alanda her zaman hakkaniyetin, adaletin ve insan onurunun korunması için çaba göstereceğiz.”
İçinde bulunduğumuz yüzyılın geçmişte benzeri görülmemiş bir dönüşüme sahne olduğunu, teknolojinin sınırları aşarak insanları birbirine daha önce hiç olmadığı kadar yakınlaştırdığını vurgulayan Tunç, şöyle konuştu: “İletişim araçlarının hızı ve erişim olanakları sayesinde dünyamız küresel bir köy haline geldi. Yani dünyanın bir köşesine atılan küçük işletmeler küresel bir köy haline geldi.” “Bir adım, saniyeler içinde küresel etki yaratabilir. Bu durumda hayati rol oynayan teknolojik gelişmeler, insanlık tarihinin en büyük dönüm noktalarından birini temsil ediyor.” dedi.
Dijital çağda yapay zeka teknolojilerinin baş döndürücü bir hızla geliştiğini vurgulayan Tunç, şöyle konuştu: “Kapsam alanı giderek artan yapay zeka teknolojilerinin köklü dönüştürücü etkisi, insanlığı yeni bir dönemin eşiğine getirdi. Ülkemiz, Bu büyük dönüşüme kayıtsız kalmamış ve 11. Kalkınma Planı kapsamında hazırlanan Ulusal Yapay Zeka Stratejisini benimsemiştir.” ve bu alanda çalışmalar yürütüyoruz.” dedi.
“Yapay zeka teknolojilerinin sunduğu fırsatlar kadar riskleri de göz ardı edilmemeli.”
Yapay zeka teknolojilerinin sunduğu fırsatların yanı sıra bazı riskleri de beraberinde getirdiğinin göz ardı edilmemesi gerektiğini vurgulayan Tunç, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu teknolojinin yaygınlaşması kişisel verilerin güvenliğini sağlama sorumluluğumuzu da artırıyor. Yapay zeka kontrolsüz bir şekilde var olursa kişinin en mahrem verilerine ve tüm varlığına hakim olabilir. Kötü niyetle kullanılan bir algoritma veya yazılım, kişinin kararını yanlış anlayabilir. yapıyor.” Bir kişinin seçiminin veya düşüncesinin ardındaki anlamı görmezden gelebilir. Bu noktada kişisel verilerin yapay zeka bağlamında korunması artık salt yasal düzenleme meselesi olmaktan çıkıp insan haklarının ve onurunun savunulması meselesine dönüşüyor. Ama unutmayalım ki teknoloji insana hizmet etmeli, insanlık teknolojiye hizmet etmemelidir. Bu denge bozulursa kişinin hakları, özgürlükleri ve kimliği yapay zekanın elinde sayılara dönüşerek asli varlığını, dolayısıyla hakkı kaybedebilir. kişisel verilerin korunmasının faydasız hale gelebileceğini” ifade ederek, bu sadece bir güvenlik meselesi değil, çağımızın en zorlu sorunlarından biri.
Tunç, TBMM’nin 2 Ekim 2024’te aldığı kararla yapay zekanın kazanımlarına yönelik atılacak adımları belirlemek, bu alandaki hukuki altyapıyı oluşturmak ve tedbirleri belirlemek üzere bir araştırma komisyonu kurulduğunu hatırlattı. Yapay zeka kullanımından kaynaklanan risklerin önlenmesi için ise şöyle konuştu: “Bakanlığımız bünyesinde ‘Yapay Zeka Bilimi Komisyonu’.” “Bu alanda çalışan akademisyenlerimiz var. Özellikle alınacak tedbirler ve hukuk kuralları açısından ülkemizin geri kalmaması gerekiyor.” dedi.
“Yapay zekanın insan hayatını kolaylaştırma potansiyeli, verinin etkin ve güvenli kullanımına bağlıdır.”
Kişisel Verilerin Korunması Garantörü Başkanı Prof. Dr. Faruk Bilir ayrıca veri koruma fikrinin temelinin bireysel mahremiyetin korunmasına dayandığını belirtti.
Bilir, mahremiyetin sadece hak ve özgürlükler değil, aynı zamanda kişinin varlığını anlamlandırma sürecinin ayrılmaz bir parçası olduğunu belirterek şöyle konuştu: “Dolayısıyla mahremiyetin ve buna bağlı verilerin korunması insanlığın ortak bir konusudur. uluslararası toplumun bağlayıcı yasal standartlarla işbirliği yapmaya devam etmesi. “Sözleşmenin onaylanması ülkemizin veri koruma alanında var olmasını sağlamıştır. Sözleşmenin en önemli özelliği bu alanda bağlayıcı olan ilk uluslararası anlaşma olmasıdır.” dedi.
Kişisel verilerin işlenmesinin günümüzde hayatın bir gerçeği olduğunu belirten Bilir, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nun verinin bu gerçekliğe uygun olarak işlenmemesini değil, hukuka uygun olarak işlenmesini sağlamayı amaçladığını kaydetti.
Bilir, kişisel verilerin belirli ilke ve şartlara uygun olarak işlenebileceğini belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Kişisel verilerin işlenmesi hayatın bir zorunluluğu haline geldikçe yapay zekanın bu süreçlerdeki etkisi giderek artıyor. Yapay zekanın insan hayatını kolaylaştırma potansiyeli, verilerin etkin ve güvenli kullanımına bağlı. Bu da yasal düzenlemelerin olduğunu gösteriyor. ve teknolojik yenilikler birbirini tamamlamalıdır. “Hizmet amacı taşımayan hiçbir gelişmenin değerli ve kalıcı olması mümkün değildir. Bu nedenle bireylerin verileri üzerinde kontrol sahibi olduğu, şeffaf ve hesap verebilir olduğu bir ekosistemin oluşturulması büyük önem taşıyor. Yapay zeka sistemleri yayılıyor.”
İnsanı merkeze alan, etik ilkeleri gözeten, mahremiyet odaklı yaklaşımların standartlaştırılması gerektiğini vurgulayan Bilir, şöyle konuştu: “Kurumumuz, hak aramanın etkin bir yolu olarak veri korumanın varlığını sürdürmesi için çalışmalarını sürdürüyor”.